drop Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • drop
    i. 1. damla: a drop of water su damlası; bir damla su. Would you like a drop of brandy? Bir konyak ister misiniz? 2. düşüş, iniş: a drop in prices fiyatlarda düşüş. 3. damla, pek az miktar; bir yudum. f. (--ped/--t, --ping) 1. damlatmak; damlamak. 2. düşürmek; düşmek: You dropped your pen. Kalemini düşürdün. The inflation rate has dropped to forty percent. Enflasyon oranı yüzde kırka düştü. 3. serpmek. 4. (arabadan) indirmek: Where shall I drop you? Seni nerede indireyim? 5. vazgeçmek, bırakmak: A lack of money has forced us to drop that project. Parasızlık yüzünden o projeden vazgeçmek zorunda kaldık. 6. kesmek, son vermek: Let´s drop this discussion. Bu tartışmaya son verelim. 7. (sesi) alçaltmak; (ses) alçalmak.
  • drop a brick
    k. dili pot kırmak, gaf yapmak, çam devirmek.
  • drop a hint
    imada bulunmak, dokundurmak.
  • drop a line/note
    iki satır yazıvermek, pusula göndermek.
  • drop asleep
    uyuyakalmak.
  • drop behind
    geri kalmak.
  • drop down
    düşmek.
  • drop in at
    -e uğramak.
  • drop in on
    -i ziyaret etmek.
  • drop off
    1. azalmak; düşmek. 2. inmek.
  • drop out
    1. (üyelikten) ayrılmak, çıkmak. 2. okula devam etmemek.