fare Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
fare 1i. 1. yol parası, bilet ücreti. 2. taksi müşterisi. 3. yiyecekler, yemekler.
-
fare 2f.
-
fare badly(birisi) için kötü olmak: He fared badly. Onun için kötüydü.
-
fare well(birisi) için iyi gitmek.
Türkçe - İngilizce
-
fare1. house mouse. 2. brown rat. 3. comp. mouse. --ler cirit oynamak /da/ (for a place) to be deserted, be desolate. -- deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış. colloq. 1. He has taken on some new responsibilities and he can´t handle what he already has. 2. He himself was unwelcome, and then he brought a friend along. -- deliği 1. mouse hole. 2. hiding place. -- düşse, başı yarılır. colloq. There´s not a crumb/drop left in the pantry/barrel. -- kapanı mousetrap. -- zehiri rat poison.