follow Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • follow
    f. 1. takip etmek, izlemek. 2. anlamak, kavramak.
  • follow in s.o.´s footsteps
    bir kimsenin izinde olmak.
  • follow one´s nose
    1. dosdoğru gitmek. 2. sezgileriyle/sezgilerine dayanarak hareket etmek.
  • follow s.o.´s advice
    birinin sözünü dinlemek.
  • follow suit
    aynı şeyi yapmak: When Derya got herself a telephone, Hülya followed suit. Derya kendine telefon alınca Hülya da aynı şeyi yaptı.
  • follow the lead of s.o.
    birinin ardından gitmek.
  • follow through
    1. (bir işin) sonunu getirmek. 2. spor (belirli bir beden hareketini) sonuna kadar yapmak.
  • follow through
    1. on (bir işin) sonunu getirmek. 2. ask. harekete geçerek düşmanı sıkı bir şekilde takip etmek.
  • follow up
    (başka bir şey yaparak) (bir şeyi) tamamlamak.