good Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • good
    s. (bet.ter, best) 1. iyi. 2. iyi, sağlam. 3. iyi, taze, çürümüş olmayan. i. 1. iyilik; hayır. 2. iyilik, menfaat, yarar.
  • good and
    k. dili iyice, bayağı: She was good and mad. Bayağı kızmıştı.
  • Good day!
    İyi günler!
  • Good evening!
    İyi akşamlar!
  • Good evening.
    İyi akşamlar.
  • good faith
    1. (birine karşı beslenen) güven, itimat. 2. niyetin ciddiliği.
  • Good for you!
    Aferin!
  • Good Friday
    Hrist. Paskalya yortusundan önceki cuma.
  • Good God!
    Aman yarabbi!
  • Good gracious!
    Allah Allah!
  • Good grief!
    Allah Allah!
  • Good heavens!
    Aman yarabbi!
  • Good Heavens!
    Aman yarabbi!/Allah Allah!
  • good looks
    yakışıklılık; güzellik.
  • Good morning!
    Günaydın!
  • Good night!
    1. İyi geceler! 2. Allah Allah!
  • good offices
    arabuluculuk.
  • Good riddance!
    İyi ki gitti!/İyi ki gittiler!
  • Good riddance!
    Hele şükür kurtulduk!/Oh olsun!
  • good sense
    akıllılık.
  • Good show!
    İng. Aferin!
  • good sport
    şaka kaldırabilen kimse.
  • good works
    hayır işleri.