his Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • his
    zam., eril onunki; onun: I don´t want his. Onunkini istemiyorum. That dog´s his. O köpek onun. Take his outside. Onunkini dışarıya çıkar. s. onun; kendi: It´s his car. Onun arabası. He likes his handwriting. Kendi elyazısını beğeniyor.
  • His All Holiness
    Patrik Cenapları (Ekümenik Patrik için kullanılır.).
  • His bark is worse than his bite.
    k. dili Ne varsa dilindedir.
  • His blood is up.
    k. dili Bayağı kızdı.
  • His eyes rested on it.
    Gözleri ona dikildi.
  • His face became purple.
    Öfkeden mosmor kesildi.
  • His face was wreathed in smiles.
    Yüzünde büyük bir tebessüm vardı.
  • His hair stood on end.
    Tüyleri ürperdi.
  • His head is spinning.
    Başı dönüyor.
  • His heart is in the right place.
    İyi niyetlidir.
  • His Holiness
    Papa Cenapları.
  • his opposite number
    karşı tarafta aynı yeri işgal eden kimse.
  • his strong point
    onun kuvvetli tarafı.

Türkçe - İngilizce

  • his
    ,-ssi 1. (a) feeling; (an) emotion. 2. sensation, feeling. 3. a sense (one of the five senses). --lerine kapılmak to be ruled by one´s emotions. --ini vermek to give the impression that.