introduce Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • introduce
    f. 1. to ile tanıştırmak: She introduced him to her mother. Onu annesiyle tanıştırdı. 2. to -i tanıtmak: This book introduces preschool children to biology. Bu kitap okulöncesi çocuklarına biyolojiyi tanıtıyor. 3. ortaya koymak, ileri sürmek, öne sürmek: I´m about to introduce new evidence in support of my thesis. Tezimi desteklemek için yeni kanıtlar ortaya koymak üzereyim. 4. into -e sunmak: The bill was introduced into the Grand National Assembly. Yasa tasarısı Büyük Millet Meclisine sunuldu. 5. into (soyut bir şeyi) -e (ilk olarak) getirmek, -e tanıtmak: He introduced double-entry accounting into that firm. O firmaya çift kayıt defter tutma yöntemini o tanıttı. 6. into (somut bir şeyi) -e (ilk olarak) getirmek/götürmek: The English introduced rabbits into Australia. Avustralya´ya tavşanı ilk olarak İngilizler getirdi. 7. into içine sokmak: The nurse introduced the needle into the vein with difficulty. Hemşire iğneyi damara sokmakta zorlandı.