invite Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
invitef. 1. davet etmek, çağırmak: He invited only his close friends to the exhibit. Sergiye sadece en yakın arkadaşlarını davet etti. 2. rica etmek: He invited me to apply for the job. İşe başvurmamı rica etti. 3. davet etmek, yol açmak: Carelessness invites criticism. Dikkatsizlik eleştiriye yol açar. i., k. dili davet.
-
invite s.o. inbirini buyur etmek, birini içeriye davet etmek.