let Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
letf. (let, --ting) 1. izin vermek: Let him through. Geçmesine izin verin. 2. İng. kiraya vermek. 3. -elim, -sin, -sinler (birinci/üçüncü şahıs emir kipi): Let´s go. Gidelim.
-
Let go!Bırak!
-
let aloneşöyle dursun: He can´t support himself, let alone two relatives. İki akraba şöyle dursun, kendisini bile geçindiremiyor.
-
let alone/bekarışmamak, kendi haline bırakmak.
-
Let be!Bırak!/Öyle kalsın!/Dokunma!/Bozma!
-
Let bygones be bygones.Geçmişi unutalım./Olan oldu./Geçmişe mazi derler.
-
let down1. indirmek. 2. boşa çıkarmak, hayal kırıklığına uğratmak.
-
let down one´s hairsamimi davranmak.
-
let falldüşürmek.
-
let fly1. salıverip uçurmak. 2. fırlatmak. 3. ateş etmek.
-
let go1. bırakmak, koyuvermek. 2. serbest bırakmak.
-
Let him have his say.Bırak, diyeceğini desin.
-
let inkapıyı açıp içeriye almak.
-
Let it be.Bırak./Öyle olsun. as it were gibi, sanki, güya.
-
let looseserbest bırakmak.
-
let loosesalıvermek, çözüp koyvermek.
-
Let me have a whack at it!İng., k. dili Bir deneyeyim bakalım!
-
Let me see.Bakayım./Dur bakalım./Düşüneyim.
-
let o.s. go1. kendini bırakıp coşmak. 2. kendini kapıp koyuvermek, kendini bırakmak, kendine özen göstermemek.
-
let o.s. inkapıyı anahtarla açıp içeriye girmek.
-
let off1. cezasını affetmek, cezasını hafifletmek. 2. dışarı vermek.
-
let off steamk. dili deşarj olmak, içini dökerek rahatlamak.
-
let onsırrı başkasına söylemek, sırrı ifşa etmek.
-
let one´s hair downiçini dökmek.
-
let out1. dışarıya bırakmak, koyuvermek, kaçmasına izin vermek. 2. (ip, kablo v.b.´ni) gevşetmek, genişletmek. 3. (elbiseyi) genişletmek. 4. İng. kiraya vermek.
-
let s.o. down gentlybirini yavaş yavaş alıştırarak hayal kırıklığına uğratmak.
-
let s.o. have itbirine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek; birini haşlamak. Rumor has it that the government will fall. Söylentiye göre hükümet düşecek.
-
let s.t. go by the board1. fırsatı kaçırmak. 2. bir şeyden vazgeçmek.
-
let s.t. slidek. dili işi oluruna bırakmak.
-
let s.t. slipk. dili 1. bir şeyi ağzından kaçırıvermek. 2. fırsatı kaçırmak.
-
let s.t./s.o. slip through one´s fingersbir şeyi/birini elinden kaçırmak.
-
let sleeping dogs liek. dili fincancı katırlarını ürkütmemek.
-
let slidevazgeçmek.
-
let slip1. ağzından kaçırmak. 2. (fırsatı) elinden kaçırmak.
-
let the cat out of the bagk. dili sırrı açıklamak, baklayı ağzından çıkarmak.
-
let the cat out of the bagk. dili baklayı ağzından çıkarmak.
-
let the side downİng., k. dili bekleneni yapmayarak arkadaşlarını büyük bir hayal kırıklığına uğratmak.
-
Let the water stand for two days.Suyu iki gün dinlendir.
-
Let things stand for now.Şimdilik her şey olduğu gibi kalsın. Tears stood in her eyes. Gözleri yaşla dolmuştu. The sweat stood out on his brow. Alnında boncuk boncuk terler birikmişti.
-
let up1. yumuşamak, sertliğini kaybetmek. 2. (yağmur) kesilmek/dinmek.
-
Let us part friends.Dost olarak ayrılalım./Dost kalalım.
-
let well enough aloneolanla yetinmek.
-
Let x equal 2y.X´in 2y´ye eşit olduğunu farzedelim.