little Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • little
    s. (--r, --st) 1. küçük, ufak. 2. az: There´s little time left. Az zaman kaldı. 3. cici. 4. önemsiz, değersiz. i. 1. az miktar, az: He´s content with little. Azla yetinir. There´s little left. Az kaldı. 2. ufak şey. 3. az zaman. z. (less, least) az: He likes us as little as we like him. Biz ondan ne kadar az hoşlanıyorsak o da bizden o kadar az hoşlanıyor.
  • little by little
    azar azar, yavaş yavaş.
  • Little did I think.
    Aklımdan geçirmedim.
  • little or nothing
    hiç denecek kadar az, hemen hemen hiç.
  • Little pitchers have big ears.
    Çocukların kulağı delik olur.