of Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
ofedat 1. -in: the properties of light ışığın özellikleri. the works of Shakespeare Shakespeare´in eserleri. 2. -li: a man of talent hünerli bir adam. 3. -den: make mention of -den söz etmek. be afraid of -den korkmak. made of -den yapılmış. 4. hakkında, ile ilgili: speak of hakkında konuşmak. write of ile ilgili yazı yazmak.
-
of a different kindbaşka tür.
-
of a piece with... ile aynı, -in tıpkısı.
-
of agereşit, rüştünü ispat etmiş.
-
Of all their loyal servants none was more so than he.Onların sadık hizmetkârlarından hiçbiri ondan daha sadık olamazdı.
-
of coursetabii, elbette.
-
of coursetabii, elbette.
-
of high standingçok itibarlı.
-
of lateson zamanlarda.
-
of lateson zamanlarda.
-
of long standingçok eski.
-
of long standingçok eski.
-
of necessityzaruri olarak.
-
of no accountönemsiz, değersiz.
-
of no consequenceönemsiz.
-
of no earthly usehiçbir faydası olmayan, beş para etmez.
-
of one´s own accordkendi rızasıyla.
-
of one´s own free willkendiliğinden: He did it of his own free will. Kendiliğinden yaptı.
-
of one´s own volitionkendi iradesiyle, isteyerek, gönüllü olarak.
-
of sortsbir çeşit: It´s a game of sorts. Bir çeşit oyun.
-
of the first waterçok iyi, birinci sınıf: She´s a poet of the first water. O çok iyi bir şair. He´s an idiot of the first water. Dangalağın teki o.
-
of the old schooleski kafalı.
-
of yore1. çok eskiden: Here lived of yore an archduchess. Çok eskiden burada bir arşidüşes yaşardı. 2. eski zaman, eski: I miss those Bairams of yore. O eski bayramları özlüyorum.
Türkçe - İngilizce
-
of1. Oof! 2. Ouch!/Ow!