pick Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
picki. 1. (sivri) kazma. 2. kürdan. 3. mızrap. f. 1. seçmek. 2. (meyve, çiçek v.b.´ni) toplamak, koparmak; (meyveyi) devşirmek. 3. delmek, kazmak. 4. (sivri aletle/tırnaklarla) çıkartmak. 5. (kilidi) anahtarsız açmak. 6. müz. (telli çalgıyı) mızrapla/parmaklarla çalmak.
-
pick a fightkavga çıkarmak.
-
pick a quarrelkavga çıkarmak.
-
pick and choosetitizlikle seçmek.
-
pick apart1. çekiştirmek, insafsızca eleştirmek. 2. (savı) çürütmek.
-
pick at1. -i çekelemek. 2. k. dili -i kızdırmak, ile uğraşmak.
-
pick at one´s foodtabağındaki yemekten pek az yemek.
-
pick holes in-de kusur bulmak.
-
pick holes in(bir savı) çürütmek.
-
pick o.s. up(yere düşmüşken) ayağa kalkmak.
-
pick off-i koparmak.
-
pick on1. seçmek. 2. k. dili ... ile uğraşmak, -e kötü davranmak.
-
pick one´s noseburnunu karıştırmak.
-
pick one´s teethkürdan v.b.´yle dişlerini temizlemek.
-
pick one´s way through-in arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek.
-
pick out1. seçmek, ayırmak. 2. ayırt etmek. 3. çıkarmak. 4. müz. ağır ağır nota çıkarmaya çalışmak.
-
pick over(satılık malları) karıştırarak incelemek.
-
pick people/animals offinsanları/hayvanları teker teker (silahla) vurmak/öldürmek.
-
pick s.o.´s brainsk. dili birine çok soru sormak.
-
pick s.o.´s pocketbirinin cebindekileri yürütmek.
-
pick s.o./s.t. to piecesbirini/bir şeyi kıyasıya eleştirmek.
-
pick up1. (daha aşağı bir yerde duran birini/bir şeyi) kaldırmak; (daha aşağı bir yerde duran şeyleri) kaldırmak/almak/toplamak. 2. (bir yere gelip/gidip) (birini) almak: I´ll pick you up at eight. Sekizde gelir seni alırım. 3. (birini/kargoyu) (arabaya) almak: He picked up the hitchhiker. Otostopçuyu arabasına aldı. 4. (polis) (birini) karakola götürmek; (polis) (birini) tutuklamak. 5. k. dili (birini) birlikte olmaya razı etmek; (birini) tavlamak. 6. (bir şeyi) rasgele/şans eseri (satın) almak/edinmek/öğrenmek/bulmak. 7. k. dili -i (satın) almak. 8. (dağınık bir yeri) toplamak, düzeltmek. 9. (radyo/televizyon istasyonunu, telsiz sinyalini) almak. 10 . k. dili (hesabı) ödemek. 11. (tempoyu) hızlandırmak. 12. (bırakılan bir yerden) devam etmek: We´ll pick up where we left off. Kaldığımız yerden devam edeceğiz.
-
pick up s.o.´s/an animal´s trail(takip edilen) birinin/bir hayvanın izini bulmak.
-
pick up speedhızlanmak.