presume
f. 1. sanmak, zannetmek, tahmin etmek: I am presuming that it will cost around fifty million liras. Yaklaşık elli milyon liraya mal olacağını tahmin ediyorum. 2. (haddi olmayan bir şeyi) yapmak, (-e) kalkmak, (-e) yeltenmek: How can you presume to sit in judgment on her? Onu ne yüzle yargılayabilirsin? She presumed to correct her teacher. Öğretmeninin yanlışını düzeltmeye kalktı. 3. saymak, varsaymak, addetmek, farzetmek: They presume him guilty. Onu suçlu sayıyorlar. We should presume his innocence. Onun suçsuz olduğunu varsaymalıyız.