prick Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • prick
    i. 1. iğne v.b.´nin batmasından ileri gelen acı. 2. sivri bir şeyin açtığı delik. 3. argo penis, yarak. 4. k. dili pis herif. f. 1. sivri bir şeyi -e batırmak; sivri bir şey -e batmak. 2. (deriye batan diken v.b.) acıtmak/batmak. 3. (delik) açmak. 4. (vicdanı) (kendisini) rahatsız etmek.
  • prick of conscience
    vicdan azabı.
  • prick s.t. on
    bir uzva (sivri bir şeyi) batırmak; (sivri bir şey) bir uzva batmak: I keep pricking my hand on these thorns. Bu dikenler hep elime batıyor.
  • prick up its ears
    (hayvan) kulaklarını dikmek.
  • prick up one´s ears
    kulak kabartmak.
  • prick up one´s ears
    kulak kabartmak.