profound Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
profounds. 1. derin; büyük; yoğun: a profound impression büyük bir etki/derin bir iz. a profound mystery büyük bir sır. a profound remark büyük bir söz. a profound respect derin bir saygı. a profound silence derin bir sessizlik. I feel a profound sympathy for her. Onu çok iyi anlıyorum. 2. meselelerin özünü kavrayan; sorunların derinliğine inen.