quick Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • quick
    s. 1. çabuk, hızlı: as quick as I can elimden geldiği kadar çabuk. quick returns çabuk gelen kazanç. 2. (anlatılanı) çabuk kavrayan, kavrayışlı. i. tırnağın altındaki hassas et.
  • quick on the trigger
    k. dili 1. eli tetikte. 2. hazırcevap, kafası çabuk işler.
  • quick on the uptake
    k. dili 1. hazırcevap. 2. uyanık.