quite Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
quitez. 1. tam, tamamen: I´m not quite through yet. Henüz tam bitirmiş değilim. I don´t quite know what to say. Ne diyeceğimi bilemiyorum. “Is it ready?” “Not quite.” “Hazır mı?” “Az kaldı.” I´d quite forgotten it. Onu tamamen unuttum. Quite right, sir! Çok haklısınız beyefendi! He´s not quite the man for the job. Tam o işin adamı değil. Not quite all of them have come yet. Henüz hepsi gelmedi. 2. bayağı, pek: She´s quite good at her job. İşinde bayağı iyidir o.
-
Quite (so).İng. Tabii.
-
quite a bit1. epey: You´ve grown quite a bit. Epey büyüdün. I haven´t seen her for quite a bit. Epeydir görmedim onu. 2. sık sık: They go there quite a bit. Oraya sık sık gidiyorlar.
-
quite a fewbirçok.
-
quite a/an1. Ne ...! (Beğeni ve şaşkınlık belirtir.): She´s quite a woman! Ne kadındır o! That was quite a party! Ne partiydi ama! 2. epey (bir miktar): I saw quite a few parrots there. Orada epey papağan gördüm. 3. bayağı: He´s developed into quite a hunter. Bayağı iyi bir avcı oldu.