rather
z. 1. -mektense: I decided to visit a friend rather than go home. Eve gitmektense bir arkadaşı ziyaret etmeye karar verdim. 2. -den ziyade, -den çok: This place is like a museum rather than a house. Burası, evden ziyade müzeye benziyor. 3. oldukça, epeyce, bir hayli: He´s getting along rather well with his fellow workers. İş arkadaşlarıyla oldukça iyi geçiniyor. 4. daha doğrusu. 5. tercih etmek: I had/would rather go. Gitmeyi tercih ederim./Bana kalırsa giderim. I had rather not do it. Yapmamayı tercih ederim./Yapmasam daha iyi. I think he would rather die! Bence ölmeyi tercih eder!