reach
f. 1. out (elini/kolunu) uzatmak; uzanmak: He reached out and took my hand. Uzanıp elimi tuttu. 2. out for (almak üzere) -e uzanmak. 3. -e yetişmek: I´m not tall enough to reach that shelf. Boyum o rafa yetişmez. I wasn´t able to reach the ferryboat on time. Vapura zamanında yetişemedim. 4. uzanmak, erişmek: The new road will reach all the way from Istanbul to Ankara. Yeni yol İstanbul´dan ta Ankara´ya kadar uzanacak. 5. varmak, ulaşmak, gelmek: We´ll reach Kaş before nightfall. Hava kararmadan Kaş´a varacağız. i. 1. uzatma. 2. uzanma, erişme. 3. erim.