replace
f. 1. yenilemek, yenisiyle değiştirmek: We need to replace all this old machinery. Bu eski makinelerin hepsini yenilememiz lazım. 2. başkasıyla değiştirmek, sağlamıyla değiştirmek. The vase you sold me has a fault in it. Will you replace it? Bana sattığınız vazo defolu çıktı. Bir başkasıyla değiştirir misiniz? 3. -in yerine yenisini almak: I will replace the broken statue. Kırılan heykelin yerine yenisini alacağım. 4. yerini doldurmak; yerine geçmek, yerini almak: Nothing can ever replace books. Kitapların yerini hiçbir şey dolduramaz. He has replaced the salesman who was fired. İşten atılan satıcının yerine geçti. 5. iade etmek, ödemek: He is going to replace the money he stole. Çaldığı parayı iade edecek. 6. geri koymak; yerine koymak: Replace the book on its shelf. Kitabı raftaki yerine koy.