rough Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • rough
    s. 1. pürtüklü, pütür pütür; tırtıklı, tırtık tırtık: This lemon has a rough skin. Bu limonun kabuğu pürtüklü. The cliffs are rough. Kayalıklar pütür pütür. rough boards üstü tırtıklı tahtalar. 2. kaba: rough paper kaba kâğıt. rough wool kaba yün. 3. kaba biçilmiş (çimen). 4. bozuk (yol/kaldırım). 5. engebeli (arazi). 6. dalgalı (deniz/su). 7. fırtınalı (hava); şiddetli (rüzgâr). 8. kaba, görgüsüz (kimse). 9. kaba, incelikten yoksun. 10. zor, sıkıntılı: He´s had a rough day. Zor bir gün geçirdi. 11. kaba, son şeklini henüz almamış: rough draft müsvedde. rough outline kaba taslak. rough estimate kaba hesap. 12. kulağa hoş gelmeyen, kulağı rahatsız eden. i. külhanbeyi.
  • rough it
    (bir süre için) ilkel şartlar içinde yaşamak.
  • rough up
    -i hırpalamak.
  • rough usage
    hoyratça kullanma.