screen
i. 1. ekran; beyazperde. 2. paravana, bölme. 3. elek, kalbur. 4. perde, örtü: A screen of pines runs along the north side of the field. Çamlar tarlanın kuzey kenarında bir perde oluşturuyor. f. 1. off önüne bir şey koyarak (bir yeri/bir şeyi) örtmek/kapatmak/(bir yerin/bir şeyin) gözükmemesini sağlamak. 2. siper etmek; korumak: He screened her with his body. Gövdesini ona siper etti. 3. örtmek, gizlemek. 4. elekten/kalburdan geçirmek, elemek. 5. (iyiyi kötüden ayırt etmek amacıyla) taramak/incelemek. 6. (sinek v.b.´ne karşı) (pencere v.b.´ne) tel takmak. 7. sin. (filmi) göstermek.