search
f. 1. araştırmak, aramak: We are searching for an inexpensive apartment. Ucuz bir daire arıyoruz. They searched the house from top to bottom but could not find the missing book. Evi baştan aşağı aradılar, ama kayıp kitabı bulamadılar. The customs officials searched all of our suitcases. Gümrük memurları bavullarımızın hepsini aradı. 2. yoklamak, üstünü aramak: That guard searches everyone who enters this building. O bekçi, bu binaya giren herkesin üstünü arar. 3. taramak, gözlemek: search the horizon ufku taramak.