serve Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • serve
    f. 1. hizmet etmek: serve one´s homeland vatanına hizmet etmek. 2. as ... vazifesini görmek: Turkey serves as a bridge between Europe and Asia. Türkiye Avrupa´yla Asya arasında köprü vazifesi görüyor. 3. yardım etmek: He is serving in the kitchen. O mutfakta yardım ediyor. 4. üye olmak: serve on a committee komite üyesi olmak. 5. servis yapmak: When should I serve the salad? Salata servisini ne zaman yapayım? 6. işe yaramak: Will this book serve your purpose? Bu kitap işinize yarar mı? 7. (hapis cezası) çekmek. 8. spor servis atmak.
  • serve a summons
    celpnameyi eline vermek.
  • serve a summons on
    (birinin eline) celpname vermek.
  • serve notice
    bildirmek.
  • serve notice
    hizmetinden çıkacağını bildirmek.
  • serve one´s sentence
    cezasını (hapiste) doldurmak.
  • serve out
    dağıtmak, taksim etmek.
  • serve s.o.´s purpose
    birinin ihtiyacını görmek.
  • serve the same purpose
    aynı işi görmek.
  • serve time
    hapis cezasını çekmek.
  • serve up
    (yemeği) sofraya koymak, servis yapmak.