settle Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • settle
    f. 1. (insanları) (bir yere) yerleştirmek; (insanları) (boş bir yere) iskân etmek; -e yerleşmek. 2. (bir şeyi) (bir yere) oturtmak; -e oturmak: He settled himself in his armchair. Koltuğuna oturdu. 3. (kuş) konmak. 4. (sinirleri) yatıştırmak; (mideyi) rahatlatmak; yatışmak; rahatlamak. 5. (binada) tasman meydana gelmek: This building has settled a little. Bu binada ufak çapta bir tasman meydana geldi. 6. (kahveyi) berraklaştırmak. 7. (sıvının içindeki katı maddeleri) çökeltmek. 8. (sıvının içindeki katı maddeler) çökelmek. 9. (kuru bir maddeyi) çökertip sıkıştırmak. 10. (kuru bir madde) çöküp daha sıkışık olmak. 11. karar vermek, kararlaştırmak. 12. (bir anlaşmazlığı/davayı) halletmek, çözmek: He settled with her for five hundred million liras. Beş yüz milyon lira için onunla olan anlaşmazlığı halletti.
  • settle a score with s.o.
    k. dili biriyle kozunu paylaşmak, biriyle hesaplaşmak; birinden (bir şeyin) acısını çıkarmak.
  • settle accounts
    hesaplaşmak.
  • settle accounts
    hesaplaşmak, hesap görmek.
  • settle an account
    1. hesabı ödemek. 2. hesabını görmek.
  • settle an account
    bir hesabı kapatmak.
  • settle down
    1. uslanmak, yola gelmek. 2. sakin olmak. 3. rahat bir şekilde oturmak. 4. to kendini (bir işe) vermek, (bir işi) cidden yapmaya başlamak. 5. in (bir işe) alışmak.
  • settle for
    -e razı olmak, -i kabul etmek.
  • settle on/upon
    -e karar vermek.
  • settle one´s affairs
    bütün işlerini halletmek.
  • settle out of court
    mahkemeye başvurmadan uzlaşmak.
  • settle s.o. down
    1. birini uslandırmak, birini yola getirmek. 2. birini sakinleştirmek. 3. in birini (rahat bir yere) oturtmak.
  • settle s.o. in a place
    birini bir yere yerleştirmek/iskân etmek.
  • settle s.o.´s hash
    k. dili birinin hakkından gelmek.
  • settle s.t. on s.o.
    bir şeyi birine bırakmak/bağışlamak.
  • settle the dust
    tozu bastırmak, tozu gidermek.
  • settle up with s.o.
    birine karşı olan borcu ödemek.