shoot Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
shootf. (shot) 1. (kurşun/ok/top) atmak. 2. (bir hedefi) (silahla) vurmak. 3. from -den fışkırmak. 4. (bir şeyi) tükürüvermek. 5. (ağrı) (belirli bir yer boyunca) yayılıvermek: The pain shot through my arm. Ağrı bütün koluma yayılıverdi. 6. (sinema kamerasıyla) (film) çekmek. 7. (misket/bilardo) oynamak: Let´s shoot some pool. Bilardo oynayalım. 8. (kapının sürgüsünü) çekmek; (kilidin dilini) çevirmek. i. 1. filiz, sürgün. 2. av, avlama: duck shoot ördek avı.
-
shoot a glance atk. dili -e bakıvermek, -e göz atmak.
-
shoot aheadhızla öne geçmek.
-
shoot at1. -e ateş etmek. 2. k. dili -i amaçlamak.
-
shoot back at s.o.1. birinin ateşine karşılık vermek. 2. k. dili birine cevap yetiştirmek.
-
shoot byyıldırım hızıyla geçmek.
-
shoot downateş edip düşürmek.
-
shoot down(uçağa) ateş edip düşürmek.
-
shoot fork. dili -i amaçlamak.
-
shoot heroindamardan eroin almak.
-
shoot it out(bir meseleyi halletmek için) karşılıklı ateş etmek.
-
shoot on locationsin., TV stüdyo dışında çekim yapmak.
-
shoot one´s boltk. dili elinden geleni yapmak.
-
shoot one´s mouth offk. dili patavatsızca konuşmak.
-
shoot one´s wadk. dili parasının hepsini harcamak.
-
shoot outfırlamak.
-
shoot pastyıldırım gibi geçmek.
-
shoot s.o. a questionbirine soru soruvermek.
-
shoot s.o. downbirine ateş edip öldürmek.
-
shoot the ballspor şut atmak, şut çekmek, topu şutlamak.
-
shoot the breezeargo yarenlik etmek, çene çalmak.
-
shoot the breeze/bullk. dili çene çalmak, kaynatmak; yarenlik etmek.
-
shoot up1. (birinin boyu) hızla uzamak. 2. hızla yükselmek. 3. (alev) parlamak. 4. damardan uyuşturucu almak. 5. her tarafa ateş etmek; her tarafa rasgele ateş etmek.