stop Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • stop 1
    f. (--ped, --ping) 1. durmak; stop/istop etmek; durdurmak; stop/istop ettirmek: The train has stopped. Tren durdu. My watch has stopped. Saatim durdu. It´s stopped snowing. Kar durdu. Stop the train! Treni durdur! He stopped the machine. Makineyi istop ettirdi. It´ll stop the bleeding. Kanamayı durdurur. 2. (bir şeyi yapmaktan) vazgeçmek, -i bırakmak, -i kesmek: Stop going there. Oraya gitmekten vazgeç. I do wish he´d stop complaining. Şikâyeti bir bıraksa. He´s stopped smoking. Sigarayı bıraktı. 3. engellemek: It´ll stop the wind from coming in. Rüzgârın girmesini engeller. 4. İng. kalmak: Will you stop with us for supper? Akşam yemeğine kalır mısın? 5. (çekin) ödenmesini durdurmak.
  • stop 2
    i. 1. mola; duraklama. 2. durak.
  • stop at nothing
    k. dili (istediğini elde etmek için) hiçbir şeyden çekinmemek.
  • stop by
    (bir yere) uğramak.
  • stop in
    1. uğramak: Stop in on your way home. Eve giderken uğra. 2. İng. dışarı çıkmamak, evde kalmak.
  • stop off
    (in) (bir yerde) durmak; mola vermek.
  • stop over in
    (bir yerde) mola vermek, durmak.
  • stop round
    uğramak.
  • stop s.o. from
    1. birini (bir şey yapmaktan) vazgeçirmek. 2. birinin (bir şey yapmasını) engellemek.
  • stop short
    aniden durmak.
  • stop short
    birdenbire/ansızın durmak, duruvermek.
  • stop short at
    1. (bir yerde) birdenbire durmak. 2. işi (belirli bir yere) vardırmamak: He stopped short at betrayal. İşi ihanete vardırmadı.
  • stop short of
    işi (belirli bir yere) vardırmamak: She stopped short of murdering him. İşi onu öldürmeye vardırmadı.
  • stop up
    1. tıkamak; tıkanmak. 2. İng. (belirli bir saate kadar) yatmamak.
  • stop work
    mola vermek; paydos etmek.

Türkçe - İngilizce

  • stop
    Stop! -- etmek to stop, come to a stop.