stroke Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
strokei. 1. vuruş, darbe: He cut it with two strokes of his ax. İki balta vuruşuyla onu kesti. With a few strokes of her brush she changed the mood of the painting. Birkaç fırça darbesiyle tablonun havasını değiştirdi. He came at the stroke of ten. Saat onu çalarken geldi. Nimet can´t swim a stroke. Nimet hiç yüzme bilmiyor. She´s had a stroke of luck. Talih ona güldü. 2. felç, inme: He´s had a stroke. Ona inme inmiş. f. okşamak, sıvazlamak.