suffer
f. 1. ıstırap çekmek, acı çekmek; -i çekmek; from (belirli bir hastalıktan) mustarip olmak; from -in sıkıntısını çekmek; for -in acısını çekmek: She´s suffered a lot of sadness. Çok üzüntü çekti. He´s suffered a lot of difficulties. Çok sıkıntı çekti. Aytül suffers from migraine headaches. Aytül migrenden mustarip. This student is suffering from a lack of self-confidence. Bu öğrenci kendine güvensizliğin sıkıntısını çekiyor. She´s suffered a lot. Çok acı çekti. They´ll suffer for this. Bunun acısını çekerler. 2. (kötü bir şeye) uğramak: The firm suffered big losses. Firma büyük zararlara uğradı. 3. eski seviyesinden aşağı düşmek: His work has suffered as a result of this. Bunun sonucunda işi eski seviyesinden aşağı düştü.