suffice Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • suffice
    f. kâfi gelmek, yetmek: Two cases of champagne should suffice. İki kasa şampanya kâfi gelmeli. There´s enough food here to suffice an army. Burada bir orduyu doyuracak kadar yemek var. Suffice it to say that I was not pleased. Sadece memnun olmadığımı söylemek yeter herhalde.