sure
s. 1. emin: Are you sure? Emin misin? I´m sure they´ll stay. Kalacaklarından eminim. She´s sure of this. Bundan emin. 2. kesin, muhakkak: It´s sure to happen. Onun olacağı kesin. One thing is sure: he won´t appoint Ebru. Kesin olan şu: Ebru´yu tayin etmez. It´s a sure thing. Kesin bir şey. z., k. dili 1. Tabii!/Hayhay!: Sure! Tabii! “Will you come?” “I sure will.” “Gelecek misin?” “Tabii ki geleceğim.” 2. bayağı, epey: They sure are hardworking! Onlar bayağı çalışkan!/Onlar ne kadar çalışkan!