sweet Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
sweets. 1. tatlı; şekerli: sweet wine tatlı şarap. sweet orange tatlı portakal. Do you take your coffee sweet? Kahvenizi şekerli mi içersiniz? This jam´s too sweet. Bu reçel fazla tatlı. 2. tatlı, hoş; sevimli, şirin: sweet sounds hoş sesler. a sweet lady tatlı bir hanım. a sweet little village şirin bir köycük. i. 1. çoğ. şekerli yiyecekler. 2. İng. şeker. 3. İng. (yemeğin sonunda yenilen) tatlı.
-
sweet alyssum/alisonbot. beyaz deliotu, beyaz kuduzotu.
-
sweet basilbot. fesleğen, reyhan.
-
sweet baybot. defne.
-
sweet corntatlı bir mısır türü.
-
sweet gum1. bot. amerikansığlası. 2. bot. anadolusığlası. 3. sığla balsamı.
-
sweet marjorambot. mercanköşk, merzengûş.
-
sweet peabot. ıtrışahi, ıtırşahi.
-
sweet peppertatlı biber.
-
sweet pepperdolmalık biber; çarliston biberi.
-
sweet potatotatlıpatates, sarmaşıkpatatesi.
-
sweet shopİng. şekerci dükkânı, şekerci.
-
sweet shrubbot. kadehçiçeği, kalikant.
-
sweet watertatlı su.
-
sweet williambot. hüsnüyusuf.
-
sweet woodruffbot. kokulu asperula.