swim
f. (swam, swum, --ming) 1. (suda) yüzmek: They were swimming in the creek. Çayda yüzüyorlardı. 2. (akarsu, göl v.b.´ni) yüzerek geçmek. 3. (bir şey içinde) yüzmek; (bir şeyle) dolu olmak; (bir şeye) bol miktarda sahip olmak: These beans are swimming in grease. Bu fasulye yağ içinde yüzüyor. She was swimming in money. Para içinde yüzüyordu. 4. (birinin başı) dönmek: His head was swimming. Başı dönüyordu. 5. yüzdürmek; -in yüzmesine yardım etmek: He swam the horse across the river. Atı yüzdürerek nehirden geçirdi. i. yüzüş, yüzme: Where do you take your morning swim? Sabahları nerede yüzüyorsun? s. yüzmekle ilgili; yüzerken kullanılan/giyilen.