swing
f. (swung) 1. (sarkaç gibi) sallanmak; sallamak: The lamp was swinging in the wind. Lamba rüzgârda sallanıyordu. She was swinging in the hammock. Hamakta sallanıyordu. Swing her in the swing. Onu salıncakta salla. He swung his arms as he walked. Yürürken kollarını sallıyordu. 2. (bir yöne) çevirivermek: He swung his gun towards me. Tüfeğini bana doğru çeviriverdi. 3. asmak: They swung the hammock between two oaks. Hamağı iki meşe arasına astılar. 4. (beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı/bastonu) savurmak. 5. k. dili (bir şeyin) sonucunu tayin etmek. 6. k. dili başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin? 7. around dönüvermek: He swung around and found himself face to face with his oppressor. Dönüverince karşısında kendisine zorbalık edeni buldu. The car swung around the corner. Araba köşeyi dönüverdi. 8. (geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek: At that point the army swung north. Orada ordu kuzeye doğru dönmeye başladı. 9. (bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak: Tarzan was swinging on vines from one tree to the other. Tarzan sarmaşıklara tutunarak ağaçtan ağaca atlıyordu. He swung himself into the saddle. Hafif bir sıçrayışla ata bindi. He swung himself down from the wall. Ellerinin yardımıyla duvarın üstünden indi. 10. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek: She swung from pessimism to optimism. Kötümserlikten iyimserliğe geçiverdi. 11. salına salına yürümek/gitmek. 12. at k. dili (birine) yumruk savurmak: He swung at me. Yumruğunu bana doğru savurdu. 13. (kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek; -i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı. 14. k. dili asılarak idam edilmek, asılmak: You´ll swing for this. Bunun için seni sallandırırlar. i. 1. (beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.´ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı/bastonu/yumruğu) savurma, savuruş. 2. (sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış. 3. (bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme. 4. salıncak.