tan Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • tan
    f. (--ned, --ning) 1. tabaklamak. 2. (cilt) (güneşte) bronzlaşmak/kararmak; (cildi) bronzlaştırmak/karartmak. i. 1. sarımsı kahverengi. 2. (ciltte) bronzlaşma: What a nice tan you have! Ne güzel yanmışsın! s. sarımsı kahverengi.
  • tan s.o.´s hide
    birine dayak atmak, birini pataklamak.
  • tan s.o.´s hide
    k. dili birine dayak atmak, birini dövmek.

Türkçe - İngilizce

  • tan
    dawn, daybreak. -- ağarmak to dawn, for day to break.
  • tan tun
    slang, used in: --a gitmek to be done for; to be ruined; to be killed, be done in.