than
bağ. 1. -den ...: She likes him better than you. Onu senden daha fazla seviyor. Hülya´s more beautiful than she. Hülya ondan güzel. Can you work faster than Hasan? Hasan´dan hızlı çalışabilir misin? I know no one more talkative than you. Senden daha konuşkan bir kimse tanımıyorum. That´s easier said than done. Onu söylemek, yapmaktan daha kolay./Onu söylemek başka, yapmak başka. We´ve more than doubled our output. Üretimimizi iki katın üstüne çıkardık. It´s better than nothing. Hiç yoktan iyi. Have you seen anyone other than him? Ondan başkasını gördün mü? There´s no more than three left. Üç taneden fazla kalmadı. 2. -mektense: I´d rather die than go there. Oraya gitmektense ölmeyi tercih ederim.