that Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • that
    zam. (çoğ. those) 1. o, şu: Did you see that? Onu gördün mü? This is a verbena and that´s a lantana. Bu mineçiçeği, o da ağaçminesi. After that he went to bed. Ondan sonra yatağa girdi. The best yarn is that spun by hand. En iyi iplik elle bükülendir. He´s one of those who think that they know everything. Her şeyi bildiğini zannedenlerden biri o. 2. öyle: “Is she clever?” “That she is.” “Zeki mi?” “Öyledir.” 3. ki: I´d like to see the cow that jumped over the moon, please. Ayın üzerinden atlayan ineği görmek istiyorum, lütfen. Are you the man that invented the cotton gin? Çırçırı icat eden adam siz misiniz? s. (çoğ. those) o: Where´s that cat? O kedi nerede? I like those houses. O evler hoşuma gidiyor. bağ. ki: He´s drunk so much that he can´t see straight. O kadar içti ki doğru dürüst göremiyor. She made it clear that she wouldn´t come. Gelmeyeceğini açık seçik belirtti. He can come provided that he doesn´t make trouble. Mesele çıkartmaması şartıyla gelebilir. I am sorry that you should think so. Böyle düşündüğünüzden dolayı üzgünüm.
  • That cat has been up to her old tricks.
    O kedi yine marifetini göstermiş.
  • That child knows a trick or two.
    O çocuk ne kurnazdır!
  • That glass of beer´s got quite a head on it.
    O bardaktaki biranın üstünde çok köpük var.
  • That is not what I bargained for.
    Ne umuyordum, ne buldum.
  • that is to say
    yani, demek ki.
  • That is to say ....
    Yani ...: That is to say you´re not coming? Yani gelmiyorsun, öyle mi?
  • That player´s got a good sense of timing.
    O oyuncu iyi zamanlama yapıyor.
  • That settles it!
    Tamam! (Genellikle kızınca söylenir.): That settles it! I´m going to give him a piece of my mind! Tamam! Şimdi ağzının payını vereceğim.
  • That speaks volumes.
    O çok şey ifade ediyor.
  • That story won´t wash.
    İng., k. dili O masalı kimse yutmaz.
  • That takes the cake!
    k. dili Pes vallahi!
  • That was a close shave!
    k. dili Kıl payı kurtulduk!
  • That was just what the doctor ordered.
    Canıma değdi.
  • That will do.
    Kâfi./Yetişir.