tight
s. 1. sıkışmış: The lid of the jar is so tight I can´t open it. Kavanozun kapağı öyle sıkışmış ki açamıyorum. 2. iyice gerilmiş, gergin: The drumhead was quite tight. Davulun derisi çok gergindi. 3. dar/sıkı (giysi): a tight collar sıkı bir yaka. What tight pants! Ne dar bir pantolon! This sport coat´s too tight. Bu ceket beni sıkıyor. 4. aralarında az aralık bulunan, sık (saflar). 5. k. dili sıkı, cimri. 6. k. dili sarhoş. 7. temin edilmesi zor (bir malzeme). z. sıkı, sıkı bir şekilde: Hold on tight! Sıkı tutun/sarıl!