tip Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
tip 1i. 1. uç: Buds were forming on the tips of the branches. Dalların uçlarında goncalar çıkıyordu. She looked at the tips of her fingers. Parmaklarının uçlarına baktı. 2. (bir şeyin ucuna takılan) başlık; uç: I need to put a rubber tip on my walking stick. Bastonumun ucuna lastik takmam lazım. This pen has a felt tip. Bu kalemin ucu keçeden yapılmış.
-
tip 2f. (--ped, --ping) 1. bir yana yatırmak/eğmek; bir yana yatmak/eğilmek. 2. over devirmek; devrilmek: Did you tip that over? Onu sen mi devirdin? 3. İng. boca etmek, dökmek, boşaltmak. i., İng. 1. çöplük. 2. çok dağınık yer.
-
tip 3i. bahşiş. f. (--ped, --ping) bahşiş vermek.
-
tip 4i. 1. tavsiye, nasihat, öğüt. 2. tüyo, herkesin bilmediği bir haber/bilgi. f. (--ped, --ping) (off) tüyo vermek, herkesin bilmediği bir haber/bilgi vermek: He´s tipped her off about the inspection. Teftiş hakkında ona tüyo verdi.
-
tip 5f. (--ped, --ping) hafif hafif vurmak. i. çok hafif vuruş.
-
tip one´s hat(saygıyla/nezaketle) şapkasını kaldırıp tekrar başına koymak.
-
tip the scales against s.o.´s favordurumu birinin aleyhine çevirmek.
-
tip the scales atk. dili (tartılınca) (belirli bir ağırlık) çekmek: He tipped the scales at one hundred kilos. Yüz kilo çekiyor.
-
tip the scales in s.o.´s favordurumu birinin lehine çevirmek: This event tipped the scales in our favor. Bu olay durumu lehimize çevirdi.
Türkçe - İngilizce
-
tip,-pi 1. type, sort. 2. colloq. unusual; odd, strange.