tough
s. 1. dayanıklı. 2. kart (et); sert (kösele v.b.). 3. sert; ödün vermeyen; müsamaha etmeyen: You need to take a tough stance when it comes to murderers. Katillere karşı sert bir tutum göstermen lazım. 4. zor (iş/kimse). 5. kanunları hiçe sayan insanların çok olduğu ve sık sık suç işlenen (yer). 6. saldırgan ve sık sık kaba kuvvete başvuran (kimse). i. kabadayı. f. out k. dili dişini sıkıp -e karşı dayanmak: You have to tough it out for another year. Bir yıl daha dişini sıkıp dayanmak zorundasın.