track
i. 1. iz: He followed the bear´s tracks. Ayının ayak izlerini takip etti. 2. ray, hat. 3. spor (yarışların yapıldığı) pist. 4. patika. 5. takip edilen yol: the track of a hurricane urağanın takip ettiği yol. 6. (plaktaki belirli bir) bant. 7. (tank v.b. tırtıllı araçlara ait) tırtıl, palet. f. 1. -in izlerini takip etmek. 2. down -in izlerini takip edip yakalamak: They tracked down the murderer. Katili izleyip yakaladılar. 3. (up) ayak izlerini (bir yerde) bırakmak: You´ve tracked mud all over the house. Evin her tarafında çamurlu ayak izlerini bıraktın. Don´t track up my kitchen floor! Mutfağımda ayak izi bırakma! Your muddy boots are tracking. Çamurlu botların iz bırakıyor. 4. (hareket eden birini/bir şeyi) takip etmek, izlemek.