understand
f. (un.der.stood) 1. anlamak, kavramak: I understand what they are saying. Söylediklerini anlıyorum. I cannot understand the meaning of infinity. Sonsuzluğun anlamını kavrayamıyorum. 2. iyice bilmek, -den anlamak: He understands machines. Makinelerden anlıyor. 3. işitmek, duymak: I understand that he has changed his plans. Planlarını değiştirdiğini duydum. 4. anlam vermek, yorumlamak: They understood his message to mean that he did not wish to see them. Mesajını, onları görmek istemediği şeklinde yorumladılar. 5. anlayış göstermek: When people come to pour out their problems to her she tries to understand them. İnsanlar ona dertlerini dökmeye geldikleri zaman onlara anlayış göstermeye çalışıyor.