unsettled Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
unsettleds. 1. tedirgin, huzursuz. 2. karışıklık içinde, çalkantılı; karışık: The situation´s still unsettled. Durum hâlâ karışık. unsettled political situation karışık siyasal durum. 3. kararlaştırılmamış, halledilmemiş, askıda: an unsettled matter halledilmemiş bir sorun. 4. ödenmemiş, kapanmamış: unsettled debt ödenmemiş borç. 5. değişken: unsettled weather değişken hava. 6. yerleşik olmayan. 7. meskûn olmayan: unsettled land meskûn olmayan arazi.