watch Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • watch
    i. 1. kol saati; cep saati. 2. nöbet; vardiya. 3. nöbet yeri/süresi. 4. nöbetçi. 5. nöbetçilik, nöbet tutma. 6. gözetleme, tarassut. f. 1. bakmak, izlemek, seyretmek: watch television televizyon seyretmek. 2. dikkat etmek, bakmak: Watch what he does and learn. Yaptığına dikkat et ve öğren. 3. for -i beklemek, -i kollamak, -i gözlemek. 4. gözetlemek: The police are watching him. Polisler onu gözetliyor. 5. bakmak, gözetmek: Who watches her children while she´s at the office? O bürodayken çocuklarına kim bakıyor? 6. -de bekçilik etmek, -de nöbet tutmak, -e göz kulak olmak: The guard is watching the gate. Bekçi kapıda nöbet tutuyor.
  • watch chain
    köstek.
  • watch chain
    saat kösteği.
  • watch glass
    kol saati camı.
  • watch one´s step
    1. (yürüyen biri) (adımlarına/bastığı yere) dikkat etmek. 2. dikkatli olmak, ayağını denk almak.
  • watch out
    dikkat etmek.
  • Watch out/it!
    Dikkat et!/Dikkatli ol!
  • watch television
    televizyon seyretmek.
  • Watch your step!
    1. Dikkat et! (Yürüyen birine söylenir.). 2. Dikkatli ol!/Kendine mukayyet ol!/Ayağını denk al!