watch
i. 1. kol saati; cep saati. 2. nöbet; vardiya. 3. nöbet yeri/süresi. 4. nöbetçi. 5. nöbetçilik, nöbet tutma. 6. gözetleme, tarassut. f. 1. bakmak, izlemek, seyretmek: watch television televizyon seyretmek. 2. dikkat etmek, bakmak: Watch what he does and learn. Yaptığına dikkat et ve öğren. 3. for -i beklemek, -i kollamak, -i gözlemek. 4. gözetlemek: The police are watching him. Polisler onu gözetliyor. 5. bakmak, gözetmek: Who watches her children while she´s at the office? O bürodayken çocuklarına kim bakıyor? 6. -de bekçilik etmek, -de nöbet tutmak, -e göz kulak olmak: The guard is watching the gate. Bekçi kapıda nöbet tutuyor.