where
z. nerede; nereye; nereden: Where do you live? Nerede oturuyorsun? Where are you going? Nereye gidiyorsun? Where´d you get that shirt? O gömleği nereden aldın? bağ. 1. İsim olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur: That´s where he sits. Oturduğu yer orası. That´s where you´re wrong. O noktada yanılıyorsun. I told him where it came from. Ona onun nereden geldiğini söyledim. You haven´t yet taken me where I want to go. Beni gitmek istediğim yere henüz götürmedin. 2. Sıfat olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur: I saw many plantations where sugarcane is grown. Şekerkamışı yetiştirilen çok plantasyon gördüm. 3. Zarf olarak kullanılan yancümlenin başında bulunur: I have to go where she goes. Onun gittiği yere ben de gitmek zorundayım. Put it back where you found it. Onu bulduğun yere bırak. He planted acacias where he should have planted black locusts. Akasya dikilmesi gereken yere mimoza dikti. Where she´s concerned, I won´t give an inch. Ona gelince, hiç taviz vermeyeceğim. Where he once owned ten factories, now he only owns one. Vaktiyle on fabrikaya sahipken şimdi ancak bir fabrikası var. You can go where you please. İstediğin yere gidebilirsin. zam. nere: He´s from God knows where. O nereli, Allah bilir./Nereli olduğunu Allah bilir.