willing Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
willings. 1. rıza gösteren; istekli; hevesli: He was a very willing accomplice. Suç ortağı olmaya dünden razıydı. She was a willing source of information for them. Onlara seve seve bilgi verdi. Are they willing workers? Onlar çalışmaya hevesli mi? 2. içten/gönülden gelen: He served him with a willing obedience. Gönülden gelen bir itaatle ona hizmet etti.