within Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
withinz. 1. içeride; içeriye: They painted the house within and without. Evin hem içerisini, hem dışarısını boyadılar. Inquire within. İçeriye müracaat edin. 2. içinde; içinden: Although outwardly calm, he was cursing within. Dıştan sakin görünmekle birlikte içinden küfrediyordu.
-
within an ace ofaz kalsın, neredeyse: You were within an ace of drowning. Az kalsın boğulacaktın.
-
within an inch of his lifeölümüne ramak kalmış.
-
within callseslenildiği zaman duyulabilecek uzaklıkta.
-
within hearingişitebilecek yakınlıkta.
-
within limitsbelli bir dereceye kadar, belli sınırlar içinde.
-
within my ken1. gözümün seçebildiği yerde. 2. bildiklerim arasında.
-
within one´s provinceyetkisi içinde, yetki alanında.
-
within reacherişilebilir.
-
within reasonmakul düzeyde, makul ölçüde; makul bir sınırı aşmadan.
-
within sightThe city´s not yet within sight. Şehir henüz görünmüyor./Şehri henüz göremiyoruz.