yet
z. 1. daha; henüz; hâlâ: They haven´t come yet. Daha gelmediler. “Can I come in?” “Not yet.” “Girebilir miyim?” “Henüz değil.” I have yet to receive them. Onları hâlâ almadım. They haven´t done anything yet. Daha bir şey yapmadılar. 2. şimdi: Are they here yet? Geldiler mi? 3. hâlâ, gene de, yine de: They may bring it off yet. Onu hâlâ becerebilirler. 4. daha da: Make it lighter yet! Onu daha da açık yap! He had yet another book to show us. Bize göstermek istediği bir kitabı daha vardı. bağ. fakat, buna rağmen: It looks edible, yet it isn´t. Yenilebilir gibi görünüyor fakat yenilmez.